Basından / Törenlerden

2016

Necatigil Emek Ödülü Berköz’e

Necatigil Emek Ödülü Berköz’e

Şair Behçet Necatigil anısına ailesi tarafından 1980’den bu yana düzenlenen Necatigil Şiir Ödülü, bu sene şairin doğumunun 100. yılı vesilesiyle Necatigil 100. Yıl Şiir Emek Ödülü adıyla, şair Egemen Berköz’e verildi.

Ödül bu yıl, alışagelmişin dışında bir kitap yerine, onur ödülü kapsamında şairin bütün şiir serüvenine ve bu yolda harcadığı emeğe verildi.

Necatigil Emek Ödülü Berköz’eNecatigil Emek Ödülü Berköz’e

Fulya Sanat Merkezi’nde yapılan ödül töreninin açılış konuşmasını kızı Ayşe Sarısayın yaptı. Seçiciler kurulu başkanı Doğan Hızlan’ın konuşmasının ardından, Egemen Berköz’e ödülünü, şairin kızı Selma Necatigil verdi.

Eray Canberk, Cevat Çapan, Refik Durbaş, Turgay Fişekçi ve Doğan Hızlan’ın bulunduğu seçici kurul ödül gerekçesini “60 kuşağı şairleri arasında, kendi özgün şiirini kurabilmesi, yaşadığı yılların toplumsal ve bireysel heyecanlarını şiirine başarıyla yansıtabilmesi, Necatigil’in izinde, küçük insanın toplumsal çalkantılar içindeki serüvenini anlatmaktaki başarısı, İtalyan şairlerinden yaptığı çevirilerle şiir kitaplığımıza katkıları nedeniyle Egemen Berköz, Behçet Necatigil 100. Yıl Şiir Emek Ödülü’ne değer bulunmuştur” sözleriyle açıkladı.

Törenin yapıldığı Fulya Sanat Merkezi’nde ayrıca, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından hazırlanan ve Beşiktaş Belediyesi’nce desteklenen ‘Sevgilerde / Behçet Necatigil 100 Yaşında Sergisi’ de 3 Mayıs tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Aile arşivinden yararlanılarak kurulan foto-biyografik sergide Necatigil’in hayatı fotoğrafları, resmi evrakı, elyazıları, şiirleri, mektupları, kitaplarının ilk baskıları ve kişisel eşyaları sergileniyor.

Hürriyet, 14 Nisan 2016

Ödül töreninde gösterilen Necatigil belgeseli

Necatigil Emek Ödülü Berköz’e
Necatigil Emek Ödülü Berköz’eNecatigil Emek Ödülü Berköz’e

Behçet Necatigil 100 yaşında

Korkut Akın

Görsel belleği olmayan sözel bir toplum olduğumuzu bir kez daha gördüm (bir sinemacı/televizyoncu olarak, içimin çok acıdığını hemen belirtmeliyim) “Sevgilerde” adlı “Behçet Necatigil 100 Yaşında” sergisinde…

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık çok iyi bir şey yapıyor ve sergiledikleriyle hem görsel belleğimizi hem de toplumsal belleğimizi diri tutuyor. İnsan unutur, unutmalıdır da… Belleğinde yeni yerler açılması için boşaltılması gerekir belli aralarla. Değilse insan çıldırır onca kırıntı ile boğuşurken.

Daha dün yaşadıklarımızı unuturken (Yeni yol açıldıktan, çok değil birkaç yıl sonra herkese soruyordum: Tepebaşı Tiyatrosu, çay bahçesi, orada oturup da Haliç’e karşı keyifli sohbetler… Kimse anımsamıyordu… Hayal meyal vardı bulanık da olsa, ama tam yerini anımsayan, yolun neresinde kaldığını bilen çıkmamıştı… Geçen yıllar içerisinde ben de unuttum) sergiler ve müzeler toplumsal belleğimizi canlı tutuyor. Tam da bu nedenle çok önemli bir çaba bu yapılan. Bir diğer önemli boyutu da kitaplaştırılması… sergi bittikten sonra da el altında kalacak olması.

Şiirimizin terazisi…

“Sevgilerde”, Haydar Ergülen ile Hüseyin Ferhad’ın yazılarıyla açılıyor. Her ikisi de kendilerindeki Necatigil’den yola çıkıp bize şiiri, yaşamı… bağlı olarak yaşamı bakışı anlatıyor.

Ergülen, şiirlerin sadece yaşları beklemediğini, bazı aşkları, ayrılıkları, kavuşmaları, özlemleri, kayıpları da beklediğini; “Ama en çok da Necatigil şiiriyle beklediğini” söylüyor. Necatigil’i, bir hoca, bir ermiş olarak, şiirini de “yaşadıkça kılavuz” olarak niteliyor.

Hüseyin Ferhad, Enis Batur’dan alıntılıyor: “Önce Yahya Kemal, Dağlarca sonra. Ardından Necatigil, Ece Ayhan ve Oktay Rifat, şiirimizin parametrelerini değiştirmişlerdir.” Kendisi de şiirimizin terazisi olduğunu vurguluyor.

En çarpıcı dize…

Fotoğraflarını çeken Lütfi Özkök, İsveç’ten yazdığı mektubunda, “Biz böyleyiz işte, ne yapalım. Her şeye rağmen, en zengin maceralara rağmen yalnızız. Bu alın yazımız bizim. Milyonların içinde Robinson Kruzoe olmak” diyor. Şairler, yalnızdır kuşkusuz, ama orman kalabalığını taşırlar içlerinde. Özkök’ü destekleyen sözü kızı Ayşe Sarısayın aktarıyor; hem kitabının da adıdır: “Susanlara hiçbir şey sormayınız.”

Şimdi itiraf edeyim, yazının başlığına çekmek istedim bu dizeyi, ama Hilmi Yavuz, kitabına ad olarak seçmiş… Kalakaldım.

Dikkatimi çeken…

Annesi küçük yaşta ölünce iki evde birden büyümüş Necatigil, yangınlar geçirmiş… Babasıyla Kastamonu’ya, hastalığı nedeniyle de İstanbul’a gelmiş. Gerek babasının gerekse kendisinin fotoğrafları yer alıyor sergide. Yazarken kolay tabii, onca sıkıntı, onca zorluğa rağmen belgeleme isteği önemli… bir de saklama becerisi, başarısı. Fotoğraflarda bir çocuğa verilen eğitimin izleri görülüyor. “Hazrol”da duruyor hemen hepsi. Doğallık saklanmış gözlerin arkasına. Belli bir beklenti var ister istemez: Beni beğensinler. Göz ardı edilmemesi gereken noktaysa, zaten pahalı ve güç bulunan bir şeydir fotoğraf, hiç değilse uzun yıllara dayanabilsin, beğenilmeyip de yok edilmesin duygusu. Hangisi olursa olsun bize o yılların esintisini getiriyor.

Dünya’dan büyük oda

Hilmi Yavuz, abartmadan söylüyor: “Necatigil’in odası, Dünya’dan büyüktür”. O büyük odasında, öğretmenliğiyle şiirlerini yazmıştır. O şiirlerle ‘parametresini değiştirmiş’tir şiirin.

Doğan Hızlan’ın telgrafları var ilgimi çeken… Telefonun hemen hiç bulunmadığı dönemde, iletişimin telgraflarla sağlandığını, bugün telgrafı hiç bilmeyen (duymayan hatta) insanlara anlatmak güç iş.

Şimdi içim yanıyor işte… Ben hiçbir şey saklamamışım, efemeranın ne denli değerli olduğunu bildiğim halde. Siz, sakladıklarınızla da yaşayın Necatigil gibi… Şiirlerinin, eğitimciliğinin yanı sıra belge saklayıcılığını görünce bir kez daha sevdim usta şairi.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından hazırlanan “Sevgilerde/ Behçet Necatigil 100 Yaşında Sergisi”, Beşiktaş Belediyesi desteğiyle 14 Nisan–3 Mayıs tarihleri arasında Fulya Sanat Merkezi’nde sizleri bekliyor.

Kitap Eki, 27 Nisan 2016