Basından / Törenlerden

2012

2012 Necatigil Şiir Ödülü Eray Canberk’e verildi

2012 Necatigil Şiir Ödülü Eray Canberk’e verildi

Eray Canberk, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan son şiir kitabı Kent Kırgını - Toplu Şiirler ile 2012 Necatigil Şiir Ödülü`nü aldı. Ortaköy/Feriye tesislerinde yapılan ödül töreninin Seçiciler Kurulu`nda Cevat Çapan, Refik Durbaş, Turgay Fişekçi, Doğan Hızlan, Mehmet Taner, Tahsin Yücel ve ailenin temsilcisi olarak Selma Necatigil yer aldı.

13 Aralık 1979 tarihinde yitirdiğimiz şair Behçet Necatigil`in anısına 1980 yılından bu yana ailesi tarafından düzenlenen Necatigil Şiir Ödülü`nün 9 Nisan 2012 tarihinde Doğan Hızlan başkanlığında toplanan Seçiciler Kurulu`n ödüle ilişkin açıklaması şöyle oldu: "Kendi köşesinde şiirinin kozasını ören Eray Canberk, 60 kuşağının önemli şairlerindendir. Kitabının adı ve içeriği Behçet Necatigil`in şiirine denk düşmektedir. Bu ödülle Eray Canberk`in 50 yıllık birikiminin de değerlendirilmesi öngörülmüştür." 

İstanbul Ajansı Haber Merkezi, 17 Nisan 2012

Gönül borcumu ödememde yine Necatigil yardımcı oldu

Eray Canberk, son şiir kitabı Kent Kırgını ile Necatigil Şiir Ödülü’nü aldı

2012 Necatigil Şiir Ödülü, önceki akşam Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfının katkılarıyla vakfın Ortaköy/Feriye tesislerinde düzenlenen törenle Şair Eray Canberk’e sunuldu. Canberk Ödülü’nü Behçet Necatigil’in kızı Selma Necatigil ve Vakıf Üyesi Nusret Selen’in elinden aldı. Canberk “Hayatım boyunca bazı kimselere kendimi manevi yönden borçlu hissetmişimdir. Bunlardan biri de Necatigildir. Çok ilginçtir ki, gönül borcumu ödememde yine Necatigil bana yardımcı oldu” diye konuştu. 

Törende, Türkiye Yazarlar Sendikası (TSY) Yönetim Kurulu Üyesi Nurullah Can, Hilmi Yavuz, Doğan Hızlan, Necatigil şiiri üzerine yaptıkları konuşmalarla ödülün önemini belirttiler. Can’ın Necatigil’den okuduğu ‘Solgun Bir Gül Dokununca’ ve ‘Barbaros Meydanı’ şiirlerinin ardından Behçet Necatigil gibi Kabataş mezunu olan Edebiyatçı Hilmi Yavuz; “Onun şiiri hayatla birebir karşılık içindedir. ‘Önce mecaz öğrenin.’ diyen Necatigil, benim şiirimde de yol gösterici olmuştur. Dar odası dünyadan büyüktü. O’ bizi terk etti ama şiiri bizi asla terk etmedi.” sözleriyle Necatigil şiiri üzerine düşüncelerini ifade etti.

Seçici Kurul Başkanı Doğan Hızlan ise; tanık olduğu şiir oluşumunu anlatarak; “Epeyce iyi şair vardır ama şiiri bilenle iyi şiir yazan bazen bir kişide buluşur. İşte Necatigil böyle biriydi. Ben şair değilim. Necatigil okuyarak şiir değerlendirmesini biraz daha iyi öğrenmiş oldum.” dedi.

Aile adına konuşan Öykü Yazarı kızı Ayşe Sarısayın 33 yıldır verilen bu ödüle destek olan herkese teşekkür ederek Canberk’i kutladı. Cevat Çapan, Refik Durbaş, Turgay Fişekçi, Mehmet Taner, Tahsin Yücel ve Selma Necatigil’den oluşan Necatigil Şiir Ödülü seçici kurul başkanı Doğan Hızlan, ödül sunumunun ardından da Necatigil ödülünün bu yıl gerçekten alması gereken bir şaire gittiğini vurguladı.

Hızlan; “Eray Canberk şiiri Behçet Necatigil’in şiirinin bugünkü yazılışıdır. Eray Canberk’in ‘Kent Kırgını’ kitabındaki şiirlerinde çok ince duyarlılıklar, lirik yaklaşımlar göreceksiniz. Benim için çok başka bir özellik taşıyan ise, şairler için yazdığı şiirleridir. Çünkü bir şairin sevgi dolu şiirleri, yaklaşımları, yalnız onun o şairden yararlanmasını, o şairle ruh beraberliği olmasını göstermez aynı zamanda o şairi nasıl algıladığını da gösterir. Bazı şiirler vardır ki bağırmaz, sizi çağırmaz, okuduğunuzda hemen coşkuya boğmaz ama bir ince sızı gibi sizde şiir duygusunu yavaş yavaş uyandırır ve o sizin vazgeçilmez şairleriniz arasında olur. Eray Canberk’te böyle şairlerden biridir.” diyerek iki şair arasındaki irtibatın, jüri başkanı olarak gerekçelerinin altını çizdi.

Eray Canberk ise Necatigil şiiriyle tanışmasını ve etkilenişini şöyle anlattı: “Necatigil’i şiirle ciddi ciddi uğraşmaya başladığım yıllarda keşfetmiştim. Bundan elli yıl kadar önce... Şiirlerine yansıttıkları benim oluşmakta olan dünyamı anlatır gibiydi. Şairimi bulmuştum. Söyleyişindeki tutumluluk, yalın gözükmesine karşılık barındırdığı derinlik beni etkiledi. ‘İşte ben bunu anlatmak istiyorum’ dediklerimin karşılığıydı şiirleri. Konu çeşitliliği, göndermelerdeki ustalık, çağrışım zinciri zenginliği Necatigil’in şiirlerinde beni etkileyen ögelerdir.”

Canberk, Necatigil Şiir Ödülü’nün kendisi için taşıdığı özel önemi ise şöyle açıkladı: “Necatigil, bildiğiniz gibi, bir edebiyat öğretmeniydi. Çok eski bir eğitim kurumu olan ve ne yazık ki 1970’lerde kapatılmış bulunan bir kurumdan, Yüksek Öğretmen Okulundan yetişmişti. Ben de o kurumun öğrencilerinden biriydim. Edebiyat dünyamızdaki önemli yeri dışında, bu açıdan da benim için büyük bir anlam taşıyor bu ödül. Hayatım boyunca bazı kimselere kendimi manevi yönden borçlu hissetmişimdir. Bunlardan biri de Necatigil’dir. Kendi adını taşıyan bu ödüle değer görülmemle bu borcumu biraz olsun ödediğimi sanıyorum. Çok ilginçtir ki, gönül borcumu ödememde yine Necatigil bana yardımcı oldu.” diyen Canberk, Necatigil’in onu en çok etkileyen ‘Panik’ şiirinin son dizelerini okudu: “Renklerde, ekmeklerde, ırklarda.. / Yahudiler, işçiler, zenciler.. Pan! / Şu dünyada insanca yaşamak da yoksa / Ne kalıyor geriye, yüzyıllardan?” Canberk, herkese teşekkür ederek sözlerini noktalarken; “Özel bir teşekkür de uğraşımın sabırlı destekçisi ve en yakın okurum olan 45 yıllık hayat arkadaşıma.” dedi.

ERAY CANBERK: Necatigil Şiir Ödülü, 13 Aralık 1979 tarihinde yitirdiğimiz Şair Behçet Necatigil’in anısına 1980’den bu yana verilen bu saygın ödüle değer görülen Eray Canberk, 1940’ta İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü ve İstanbul Yüksek Öğretmen Okulunda öğrenim gören Canberk, ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra Afşar Timuçin’le birlikte Kavram Yayınevi’ni kurdu. Birçok ansiklopedi ve sözlüğe konu yazarı olarak katkıda bulunan ve çeşitli çocuk dergilerinde çalışan Canberk’in şiirleri, öyküleri, deneme ve eleştirileri, günlük ve çevirileri 1963’ten başlayarak Yelken, Varlık, Yeditepe, Şiir Sanatı, Yeni Gerçek, Broy, Yansıma, Adam Sanat, Ludingirra, Hürriyet Gösteri, Cumhuriyet Kitap ve Dünya Kitap gibi dergilerde yayımlandı.

Evrensel, 17 Nisan 2012

Eray Canberk’in törende yaptığı konuşma

Önce… 

Aramızdayken olduğu gibi aramızdan ayrıldıktan sonra da ilgisini, koruyuculuğunu, yüreklendiriciliğini, değerlendiriciliğini ve sevgisini hep duyumsadığımız Necatigil’e, Behçet hocaya, Behçet Beye…

Bu ödülü kuran ve 32 yıldır yaşatan ailesine, katkısını ve desteğini esirgemeyen Kabataş Lisesi Vakfı’na…

Seçici kurulu oluşturan saygın edebiyat adamlarına; aralarında değerli hocamın, ağabeylerimin ve arkadaşlarımın bulunduğu seçici kurul üyelerine…

Ve İstanbul’un bu karmaşası içinde buraya kadar zahmet edip gelmeyi göze alan ve aranızda ilkokul, ortaokul, lise ve Yüksek Öğretmen Okulu arkadaşlarımın da bulunduğu siz sayın konuklara….

Ayrıca Huriye Necatigil’e, eski bakanlarımızdan Hikmet Sami Türk’e ve en küçük izleyicim Nar’a…
Teşekkür ederim.

Bütün yaşadıklarını şiir kılma ustası olan Necatigil bugün aramızda olsaydı belki bu olayı da kendine özgü anlatımıyla şiir birikimine katardı, diye düşünüyorum. Şiirlerini anımsarsanız bu düşüncemi yadırgatıcı bulmazsınız sanırım.

Necatigil’i şiirle ciddi ciddi uğraşmaya başladığım yıllarda keşfetmiştim. Şöyle de diyebilirim: Bundan elli yıl kadar önce… Şiirlerine yansıttıkları benim oluşmakta olan dünyamı anlatır gibiydi. Şairimi bulmuştum. Söyleyişindeki tutumluluk, yalın gözükmesine karşılık barındırdığı derinlik beni etkiledi. “İşte ben bunu anlatmak istiyorum” dediklerimin karşılığıydı şiirleri. Konu çeşitliliği, göndermelerdeki ustalık, çağrışım zinciri zenginliği Necatigil’in şiirlerinde beni etkileyen ögelerdir… 
Hayatına baktığımızda çok küçük yaşlarda şiire tutulduğunu görürüz Necatigil’in. Günlük hayatın getirdiği karmaşadan ve hayhuydan şiirini damıtan bir şairdir. Alçakgönüllüdür ama deyim yerindeyse “tevazu-yu ârifâne” diyebileceğimiz bir alçakgönüllülüktür bu. Öfkeyi rintliğe dönüştürür, kırgınlığını tatlı bir küskünlükle anlatır. Çilelere katlanır, hoyratlıkları incelikle eleştirir… Bütün bu özellikleriyle benim şairimdir Necatigil…

Bu ödülün benim için ayrıca özel bir önemi de var. Necatigil, bildiğiniz gibi, bir edebiyat öğretmeniydi. Çok eski bir eğitim kurumu olan ve ne yazık ki 1970’lerde kapatılmış olan bir kurumdan, Yüksek Öğretmen Okulu’ndan yetişmişti. Ben de o kurumun öğrencilerinden biri oldum. Edebiyat dünyamızdaki önemli yeri dışında bu açıdan da benim için büyük bir anlam taşıyor bu ödül…. 

Hayatım boyunca bazı kimselere kendimi manevî yönden borçlu hissetmişimdir. Bunlardan biri de Necatigil’dir. Kendi adını taşıyan ödüle değer görülmemle bu borcumu biraz olsun ödedim sanıyorum. Burada çok ilginç ve çok anlamlı bir durum söz konusu; Necatigil’e gönül borcumu ödememde yine Necatigil bana yardımcı oldu.

Bir ilginç durum daha; Necatigil ile olan ilişkilerimde unutulmaz tarihler vardır:
> Kabataş Lisesi’ndeki edebiyat matineleri, 1958.
> İstanbul Eğitim Enstitüsü’ne öğretmen olarak atanması, 1960 sonu. (Çapa’da bulunan okul binasında Yüksek Öğretmen Okulu da yer alıyordu ve o sırada bu okulun öğrencisiydim.)
> Şiir kitaplarını ilk imzalayışı. “Çevre” ve “Dar Çağ” için, 11 Mart 1961.
> “Bu kitabıma ilk imza Eray Canberk’e” ithafıyla “Yaz Dönemi”ni imzalaması, 27 Ağustos 1963.
> Necatigil’in bir radyo oyununu dinleyen Egemen Berköz’ün 8 Ekim 1965 tarihli mektubu. (Egemen o sırada Bilgöl’de Solhan’ın bir köyünde, ben de Konya’da Kulu’nun bir köyünde yedek subay öğretmen olarak görev yapıyorduk.)
> Yeni Dergi’de, “Necatigil’in Seçtikleri” bölümüne “Boş” adlı şiirimi alması, Temmuz 1966.
> Bir rastlantı sonucu birlikte yapılan bir Ankara yolculuğu, 21 Eylül 1969. (Eşi Huriye Necatigil’e yazdığı 22 Eylül 1969 tarihli mektupta anlatılmış.)
> Kabataş Lisesi’nden öğrencisi ve Yüksek Öğretmen’den arkadaşım Eşref Eşrefoğlu ile Necatigil’i görmeye gidişimiz. Bizi alıp Anadoluhisarı’na götürmüştü. 1970 yazı.
> Beni ”Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü”ne alması, çıkarması ve tekrar alması… (Şiiri ihmal ettiğim düşüncesiyle beni tatlı sert eleştirmiş ve böyle cezalandırmıştı!)
> Afşar Timuçin ile beni Beşiktaş’a çağırması. 1977 …
> Sağlığındaki son kitap, son imza…. “Beyler” 26 Ekim 1978.
> “Kuytu Sular”ın Eylül 1979’da yapılan ikinci baskısını imzalayıp vermek üzere Cerrahpaşa Hastanesine gidiş, Kasım 1979. (Ne yazık ki bir süre sonra Necatigil’i kaybettik.)

Sözümü noktalarken önce hepinize tekrar teşekkür etmek ve Necatigil’i bir şiirinin son dörtlüğüyle anmak istiyorum.

Bu arada özel bir teşekkür de uğraşımın sabırlı destekçisi ve en yakın okurum olan 45 yıllık hayat arkadaşıma… 

Necatigil’in “Artık ıssız kırları bıraktı Pan / Şimdi birçok ülkenin milyonluk kentlerinde” dizeleriyle başlayan “Panik” başlıklı şiirinin son dörtlüğü şöyle:

Renklerde, emeklerde, ırklarda..
Yahudiler, işçiler, zenciler.. Pan!
Şu dünyada insanca yaşamak da yoksa
Ne kalıyor geriye, yüzyıllardan?

Burada Necatigil’in dünyasının ne kadar geniş, insanlık anlayışının ne kadar derin olduğunu görüyoruz. Hilmi Yavuz’un Necatigil için “Odası dünyadan büyük” demesi boşuna değil. Gerçekten de “odası” dünyadan büyüktü.

Saygılarımla…