Basından / Törenlerden

2008

Necatigil Şiir Ödülü, Enis Batur'un 

Necatigil Şiir Ödülü, Enis Batur'un 

Behçet Necatigil'in anısına ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü, bu yıl 'Neyin Nesisin Sen' adlı kitabı için Enis Batur'a verildi.  

8 Nisan'da Doğan Hızlan'ın başkanlığında toplanan seçiciler kurulu, ödül gerekçesini "Türk şiirinin son dönem öncü şairlerinden olan Enis Batur, Neyin Nesisin Sen kitabında, geniş boyutlu, uzun soluklu şiirinin tüm verimlerini sergilerken, 'şiir çabası'nın sürekli oluşunun da yetkin bir örneğini vermiştir. Türk şiirine olduğu kadar dünya şiirine de açık bir şiirin zengin olanaklarını sunan Neyin Nesisin Sen kitabı, oybirliğiyle 2008 yılı Necatigil Şiir Ödülü'ne değer bulunmuştur" şeklinde açıkladı. 

2008 yılı seçiciler kurulu, Füsun Akatlı, Cevat Çapan, Mehmet H. Doğan, Haydar Ergülen, Doğan Hızlan, Mehmet Taner ve Tahsin Yücel'den oluşuyordu. Mehmet H. Doğan'ın vefatının ardından ödül yönetmeliği, kurulda Necatigil ailesinin bir temsilcisinin de bulunacağı şeklinde yeniden düzenlendi ve seçiciler kurulunda aileyi temsilen Selma Esemen yer aldı. 

1980 yılından bu yana verilmekte olan Türkiye'nin en prestijli edebiyat ödüllerinden Necatigil Şiir Ödülü'nün 2008 yılı töreni, 16 Nisan Çarşamba günü Taksim Park Mühendishane'de yapılacak. Geçtiğimiz yıl Kırmızı Yayınları'ndan çıkan Neyin Nesisin Sen adlı kitapta Enis Batur'un 1999-2006 yılları arasında yazdığı lirik şiirler yer alıyor. 

Zaman, 10 Nisan 2008

Onurlardan bir onur

Miraç Zeynep Özkartal 

Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan ve Fransa’da olduğu için törene gelemeyen Enis Batur, gönderdiği mesajda, 'Onun adına verilen ödülün gelip benim kitabıma konması, onurlardan bir onurdur’ dedi.

Behçet Necatigil’in anısına ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü’nün töreni, önceki akşam İTÜ Park Mühendishane’de yapıldı. Bu yıl ödülü “Neyin Nesisin Sen” adlı kitabıyla kazanan Enis Batur Fransa’da olması nedeniyle törene katılmadı. 

Tören, her yıl olduğu gibi Necatigil’in kızı Ayşe Sarısayın’ın açılış konuşmasıyla başladı. Sarısayın, seçici kurul üyelerine ve davetlilere teşekkür ettikten sonra, geçen aylarda yaşamını yitiren seçici kurul üyesi Mehmet H. Doğan anısına bir konuşma yapmak üzere şair Haydar Ergülen’i mikrofona davet etti.

Ergülen, Doğan’ın şiire umudunu hiç eksiltmediğini, şiirde çokrenkliliğe ve çoksesliliğe önem verdiğini belirttikten sonra Necatigil Şiir Ödülü’nün geniş yelpazesinin, bu çoksesliliğe karşılık geldiğini söyledi. 

Ergülen, 1980’den bu yana Necatigil Şiir Ödülü’nü alanlara bakıldığında toplumculardan bireycilere, gelenekçilerden modernlere kadar her anlayıştan şairin bu ödülle onurlandırıldığına dikkat çekti.

Ergülen’den sonra söz alan seçici kurul başkanı Doğan Hızlan da bu ödülü değişik eğilimlerde, yazdıkları ve kuramları farklı olan şairlerin aldığını onayladıktan sonra ödülün 28 yıldır yaşamasının ardında bu uyumun yattığını vurguladı. 

Sıklıkla dile getirilen “Türkiye’de şiir okunmuyor” tartışmasına ise şöyle yanıt verdi Hızlan: “Bu bana yapay bir tartışma gibi geliyor. Şiirin bestseller olduğu bir dönem hatırlıyor musunuz? Ben en azından yarım yüzyıllık okurluk yaşamımda böyle bir olay hatırlamıyorum. Belki şiir okuyanlar biraz azalmış olabilir. Ben bunu, şiirin ve şairin daha da derine indiğinin, onun belli birikimler kazanmış okurlarca sevildiğinin bir kanıtı olarak görüyorum.”

Sıra ödülün takdimine geldiğinde, Ayşe Sarısayın Enis Batur’un yerine ödülü alması için Kırmızı Yayınları’nın yöneticisi Fahri Özdemir’i davet etti. Ödülü Necatigil’in kızı ve seçici kurul üyesi Selma Esemen’in elinden alan Özdemir, Batur’un gönderdiği notu okudu. “Her dilin altın, gümüş, bronz şiirleri olur” diye başlıyordu bu not ve şöyle devam ediyordu: “Bu ölçüleri eleştirmenlerden, edebiyat tarihçilerinden, bir dönemin ya da bir başkasının okurlarından çok zaman belirler. Gene de yargıya varmadan yapamayız. Bir yere koyar, konum tayin eder, över, yereriz. Benim gözümde Behçet Necatigil’in şiiri, Türkçenin evrensel kültüre armağan ettiği, yüksek düzeyde bir avuç yapıt arasında yer alıyor. Lorca’nın 20. yüzyıl şiirinde temsil ettiği değerden farkı yok Necatigil’in. Keşfedilmemiş diller yansın. Onun adına verilen şiir ödülünün gelip benim kitabıma konmuş olmasına gelince, onurlardan bir onurdur, bana yeter.” 

DİLEK TAŞI SONESİ

Yağmur olsam toprağınıza yağsam
mum olsam karşınızda yansam
ateş olsam yatağınızı yaksam
kalem olsam kâğıtsınız yazsam 
gök olsam kızıl mavi olsam akrep sarı
taş olsam ağır siyah
su olsam köpük beyaz 
ruh olsam uçsam kuş
ten olsam kabarsam deniz
vücut olsam essem rüzgâr 
sis olsam üzerinize çöksem sabah
bulut olsam dünyanıza insem akşam
mum olsam içinizde sönsem gece
 

(Necatigil Şiir Ödülü'nü kazanan Enis Batur'un  "Neyin Nesisin Sen" adlı kitabından...) 

Milliyet, 18 Nisan 2008

Haydar Ergülen’in törende yaptığı konuşma: Mehmet H. Doğan ve Necatigil Ödülü

17 Şubat 2008 günü yitirdiğimiz, Türk şiirinin önde gelen eleştirmeni, deneme ve çeviri ustası Mehmet H. Doğan, 14 yıl boyunca hazırladığı şiir yıllıklarının birinde, 1995 Şiir Yıllığı’nda “1994’te Şiir”i değerlendirirken şunları yazmıştı: “Yılsonu değerlendirmelerinde, yıllıklarda nicedir söz edilen şiirdeki mozaik görünümü, taşların renklerinin temizlenmesi, figürlerin daha bir belirginlik kazanması anlamında apaçık ortaya çıktı. Bugün halen şiir yazmakta olan, 1910’lu doğumlulardan 1970’li doğumlulara kadar uzanan geniş bir spektrum içinde yüzlerce şair, Türk şiir mozaiğinin birer köşesini oluşturmaktadır. Bu mozaik içinde, Dağlarca’dan (1915) Tuna Kiremitçi’ye (1973); geleneksel şiiri sürdüren şairden en atak avant-garde’a; toplumcu gerçekçi akımı savunan şairlerden beat şiiri yazanlara, aydınlanmacılardan sünni şairlere; en keskin toplumcudan en koyu bireyciye; geçmişe özlem duygularıyla oyalananlardan, kendi içine kapananlardan çağdaş toplum içinde ezilen bireyi ortaya çıkarmaya, savunmaya çalışanlara varıncaya kadar çok çeşitli şair ve şiir anlayışı yer almaktadır. Bu çeşitlilik ve çok renklilik üzerine söylenecek bir başka şey, demin de değindiğim gibi, mozaiğin her yıl biraz daha parlak, belirgin hale geldiğidir.” (Adam Yayınları, Mart 1995, s.12)

Behçet Necatigil Şiir Ödülü Seçici Kurul Üyesi Mehmet H. Doğan ne yazık ki artık aramızda değil. Oysa her yıl Nisan ayının ilk haftası seçici kurul toplantısı için İstanbul’a gelirdi, ilkyazı ve şiiri Behçet Necatigil sevgisiyle birlikte karşılar, yaşardık. ‘Mehmet Abi’ yok ama, onun yukarıya aldığım sözleri, bir bakıma Necatigil Şiir Ödülünün ne’liğini, niteliğini, çoksesli ve çokrenkli yapısını da ortaya koyan sözler bence. Necatigil Ödülü üstüne seslendirilen bir görüş de, bu ödülün Necatigil çizgisinde şiir yazan ya da o çizgiyi sürdürenlere verilmesi gerektiği yönünde. Bir de şöyle bir algı var, bilhassa son 3-4 yıldır Necatigil Ödülünün sıradanlaştığı, kötü kitaplara ve şairlere ödül verildiği biçiminde bir algı ya da eleştiri bu. Elbette buna katılmıyorum, ama ilki olabilirdi, ta en başından, yani ödülün konulduğu 1980 yılından itibaren böyle bir anlayış söz konusu olsaydı, ödül de hep Necatigil çizgisindeki şairlere verilir, buna da kimsenin itirazı olmazdı, Necatigil ödülünün mevcut saygınlığı öyle de sürdürülebilirdi.

Fakat durum öyle değil, Necatigil çizgisindeki şairlere de ödül verildiği gibi, Mehmet H. Doğan’ın geniş resminde gördüğümüz farklı şiir anlayışlarından pek çok şaire de ödül verilmiş, veriliyor. Yani gelenekçi şair de var avant-garde şair de, büyük şair de var, ortayaşlı da, genç şair de, toplumcu gerçekçi de var bireyci de. Bazı isimleri analım: İlhan Berk de var Turgut Uyar da, Osman Hakan A. da var Turgay Fişekçi de, Sefa Kaplan da var Akif Kurtuluş da, Seyhan Erözçelik de var Süreyya Berfe de, Ahmet Oktay da, Salah Birsel de, Vural Bahadır Bayrıl, Turgay Kantürk, Ali Hikmet, Betül Tarıman, Hüseyin Peker ve şimdi de Enis Batur...Neredeyse 30 yıldır verilen, saygınlığıyla süren bir ödülü kazananlardan yalnızca bir bölümü saydığım isimler. İster mozaik diyelim, ister Türkiye şiirinin çoksesli, çokrenkli bir görünümü diyelim, bu Necatigil Şiir Ödülününün yetkinliğinin yanı sıra zenginliğinin de bir göstergesidir.

Bu bahar yokluğuyla kavrulduğum ‘canım abim’ Mehmet H. Doğan’ı ve Türk şiirinin bilgesi, hepimizin hocası, büyük şair Behçet Necatigil’i saygıyla anıyorum. Ödülü kazanan değerli şairimiz Enis Batur’u da içtenlikle kutluyorum.

Enis Batur’un tören için hazırladığı konuşma (Kendisi yurtdışında olduğu için törene katılamadığından yayıncısı Fahri Özdemir tarafından okunmuştur)

Her dilin altın, gümüş, bronz şiirleri olur; bu ölçüleri eleştirmenlerden, edebiyat tarihçilerinden, bir dönemin ya da bir başkasının okurlarından çok Zaman, zamanlar belirler. Gene de, yargıya varamadan yapamayız: Bir yere koyar, konum tayin eder, över, yereriz. Ne önemi olabilir, bilemem: Benim gözümde, Behçet Necatigil’in şiiri, Türkçenin evrensel kültüre armağan ettiği, yüksek düzeyli bir avuç yapıt arasında yer alıyor. Lorca, Montale, Auden ya da Char’ın XX. Yüzyıl şiirinde temsil ettiği değerden farkı yok Necatigil’in, keşfedememiş diller yansın. Onun adına verilen şiir ödülünün gelip benim bir kitabıma konmuş olmasına gelince: Onurlardan bu onur bana yeter.