Basından / Törenlerden

2006

Sırt sızlatan karşılaşma

Sırt sızlatan karşılaşma

Necatigil Şiir Ödülü’ne değer görülen Mehmet Taner, Necatigil’le karşılaşmasını şöyle anlatıyor: “Bir yemekte sırt sırta masalarda oturuyorduk. Bütün gece sırtım sızladı çünkü konuşmak istedim ama cesaret edemedim”

Sema Aslan

Bu yıl 90. doğum gününü kutladığımız Behçet Necatigil adına düzenlenen Necatigil Şiir Ödülü, Mehmet Taner’e verildi. Taner’in “Çevre Çitin Üzerinde Yağmur” isimli kitabıyla kazandığı ödülün jürisinde Füsun Akatlı, Prof. Cevat Çapan, Mehmet H. Doğan, Haydar Ergülen, Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz ve Prof. Tahsin Yücel yer aldı. Taner, ödülünü bu akşam Taksim Park Mühendishane’de düzenlenecek bir törenle alacak.  Şairle, Necatigil Ödülü ve şiiri üzerine konuştuk.

-Necatigil Şiir Ödülü, aldığınız ilk ödül değil; ancak bu ödülün sizin için, şiiriniz için özel bir anlamı var mı?

Milliyet Sanat dergisinin bir yarışmasında Necatigil’in oyunu almış ve şiirlerimle ilgili görüşlerini daha sonra yayımlanan “Mektuplar”ında görmüştüm. Mektubun içeriği beni son derece duygulandırmıştı. Onun adına konulmuş bu ödülü, bu adın onurunu korumaya her zaman özen göstermeye çalışmış bir jürinin elinden almayı elbette çok istedim. İlk şiirim 1966’da yayımlandı. 40 yıl sonra bunu kendi kendime kutlamak hevesine kaptırdım kendimi. Ve elbette Necatigil adına yaraşır bir şiiri, belki, ortaya koyabilmiş olduğumu gözlerimle görmekten dolayı mutluyum. 





-Milliyet Sanat dergisinin düzenlediği yarışmanın jürisinde Behçet Necatigil’in de olduğunu Necatigil ailesi biliyor muydu? 

Geçen yıl Necatigil Sempozyumu ve ödül töreni dolayısıyla Ankara’ya geldiği zaman, toplantıda Ayşe Sarısayın’a, kızına, nakletmiş, içimdeki bir ukdeyi dile getirmiştim.

-Necatigil ile bir arada bulundunuz mu hiç? 

İçimdeki ukde o. Türk Dil Kurumu’nun bir toplantısı sırasında karşılaştım ilk kez Necatigil ile. Akşam bir yemek düzenlenmişti; sırt sırta masalarda oturuyorduk. Sandalyesine otururken bir ara geriye döndü; ben de dönüp ona baktım. Bütün gece sırtım sızladı çünkü konuşmak istedim kendisiyle fakat bir türlü cesaret edemedim.  Hani der ya: “Ya vermeye az buldunuz / Ya da vakit olmadı”.

-Necatigil şiirinin izlekleri sizi nasıl etkiledi?

 

Necatigil’in izleklerinin yerel ve aynı zamanda evrensel olduğu bilinir. Beni, onun şiir tarihimizle, şiir dünyamızla olan ve kültürümüzün meyveleri olarak beliren, buğusu olarak tüten şiirleri her zaman çekmiştir. '60’lı yıllarda “Divançe”, “İki Başına Yürümek” ve sonra “Yaz Dönemi” kitapları elimden hiç düşmemiştir ki o tarihlerde ben Erzurum’da bir anlamda gurbetteydim. Yapayalnızdım. Bu kitapları çalışmalarıma diyebilirim ki kimyevi bir katalizör rolü oynayarak katılmıştır. Şiirlerindeki yoğun öz, beşerî varlığa (varlığına) ait tematikler, konu enginliği ve teknik sınırsızlık duygusu aşılaması ile beni etkilemiş ve cesaretimi beslemiştir. 

  

-Şiirleriniz için genelde 'imgeci’ ve 'kapalı’ yorumları yapılıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu yorumları? 

İmgeci diyorlarsa, imgeci. Kapalı diyorlarsa, kapalı. Türkiye’de bugün yazılan hiçbir şiiri o söylenen anlamda kapalı bulmuyorum. Söyleyenler kapalı denilen bir şiir olduğunu bilir. Demek istedikleri başka şey; anlamıyoruz diyorlar. Anlamıyoruz diyorlarsa, anlamıyorlar. Bugün çok şükür yazılan bütün şiirleri anlıyorum ancak itiraf edeyim ki, bir bölüğünde, anladıklarımdan bir şey anlamıyorum. 

-“Çevre Çitin Üzerinde Yağmur”, 1995 - 2000 arasında yazdığınız şiirlerinizden oluşuyor...

O yıllar arasında yazılanların bir kısmından oluşmuş bir toplam bu.  Daha önce yayımlanan “Veda Vezinleri”nin arasında yer alacaktı içindeki kimi şiirler. Ama o kimi şiirler ile “Veda Vezinleri”nin bir araya gelmesi halinde kompozisyonda kimi boşluklar, seste farklı açılımlar olduğunu gördüm. Onları alıkoyarak, devam eden unsurlarıyla birlikte “Çevre Çitin Üzerinde Yağmur”u elde ettim. Belki aynı kubbe altında bir üçüncü toplamla daha geniş bir kompozisyona, yapıya ulaşmayı umuyorum. “Veda Vezinleri” aşamasında bu toplamın adını “Vezinler” olarak tasarlamıştım.

-Şairlere ve şiirlere atıfta bulunuyorsunuz sık sık...

İnanıyorum ki şairler olmasaydı, şiirler olmazdı. 

-Şiirlerinizi okuduğumda bir hikâye okumuş gibi hissettim kendimi. 

Elbette bir hikâye anlatıyorum. Gördünüz mü, siz hikâye diyorsunuz, kimileri kapalı diyor. Burada hikâyeden başka ne var? İrili ufaklı hikâyelerden oluşuyor bu gezegen, bu evren. Ancak hikâyeciden bütün farkımız, onu hikâyeci gibi yazmayışımız.

Temas

Bir palmiye gibi uzak, müziğinden senin
Geçen kışı bahçede geçirdim
Çevre çitin üzerinde yağmur
Gizler bahçeleri, soğutur
Kimsesiz miydim, hiç değil
Pencereler yanar durur, söner durur
Payınca kederli, yeterince mağrur
Başka dilden bir şeydi ama içimde hayat,
Art arda devrilen ufka bu körpe
Tepelerden ağrı dalgaların önünde
- Ona ondan da tenha, ondan da elgin
Üstünde, kolları ıssız sahilin –
Bir kaybolmuş enik, bir susmuş sema
Bir ücra gömüydü dilim benim
(...)
Hiçbir şekilde düzyazıya dökemem
Seni ne çok sevdiğimi
Bırak çarpsın meduza
Kayalıklara.
Boş
Bir 'sandalın gözleri’ gibi

Milliyet, 10 Nisan 2006

Behçet Necatigil Şiir Ödülü Mehmet Taner'in

1980'den bu yana her yıl düzenlenen 'Behçet Necatigil Şiir Ödülü', bu yıl 'Çevre Çitin Üzerinde Yağmur' adlı kitabı için Mehmet Taner 'e verildi. Sanat yaşamını Ankara'da sürdürmekte olan şaire ödülü, geçen akşam Park Mühendishane'de törenle sunuldu. Akşam saatlerindeki törene, Necatigil ailesinin yanı sıra, yazın ve sanat dünyasından, aralarında Adalet Ağaoğlu, Doğan Hızlan, Necati Tosuner, Haydar Ergülen, TYS Başkanı Enver Ercan, Faruk Şüyun, Cevat Çapan, Selim İleri, Hikmet Altınkaynak, Feridun Andaç, Turgay Fişekçi, Orhan Koçak, ressam Komet ve gazetemizden Turhan Günay ile Egemen Berköz 'ün de olduğu birçok isim katıldı. Behçet Necatigil'in TRT tarafından hazırlanan belgeselinden bir bölümün gösterilmesinin ardından söz alan kızı Ayşe Sarısayın, orada bulunan herkese teşekkür ederek, Mehmet Taner'e ödülünü sunması için Cevat Çapan'ı davet etti. Çapan, orada bulunan herkesi 'aileden bir parça' olarak gördükleri için Sarısayın'a teşekkür etti, Necatigil'in şiirinden söz ettikten sonra onun 'Poetika' sını okudu.

Mehmet Taner, Çapan'ın elinden ödülünü aldıktan sonra, konukları ve sanatçı dostlarını ''Sizler, elbette Behçet Necatigil'i ziyarete geldiniz. Onun adına hoş geldiniz diyorum'' sözleriyle selamladı. Necatigil'in ''kültürümüzle her bakımdan bağ kuran bir sanatçı'' olduğunu, kendisi gibi birçok şaire ''özyoğunluğuyla, konu enginliğiyle'' ve konuşmasında sözünü ettiği birçok özelliğiyle ışık tuttuğunu söyledi. ''Şair nasıl bir yolda olduğunu yolun boğumlarıyla karşılaştığında anlar. Tüm varlığıyla, asıl anlamıyla kendi olanağına hâkim olmaya çalışır. Bu, bir süreç meselesidir. Necatigil, bu sürecin meyvelerini erken yiyebilmiş şairlerdendir'' diyen Taner, ''Şiirin, şairin yaşam biçimiyle uyuşması gerekir. Şiir, yalnızca 'hüner' değildir'' düşüncesini de sözlerine ekledi. Törende, seçici kuruldan Haydar Ergülen de küçük bir konuşma yaptı. Ergülen, Taner'i kutlarken düşünce ve duygularını ''Kutluyorum ve bu ödülün Mehmet Taner'e çok yakıştığını düşünüyorum'' sözleriyle açıkladı. Ergülen, sözlerini ''Bir şiiri sevmekle başlayabilir her şey'' diyerek noktaladı.

Cumhuriyet, 12 Nisan 2006