Basından / Törenlerden

2011

Ceyhun Atuf Kansu Ödülü’nden sonra Necatigil Şiir Ödülü’nü de aldı

Ceyhun Atuf Kansu Ödülü’nden sonra Necatigil Şiir Ödülü’nü de aldı

Ferruh Tunç’a bir ayda iki ödül

Geçen ay “Melez Zamanlar” adlı kitabıyla Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü alan Ferruh Tunç aynı yapıtıyla Necatigil Şiir Ödülü’nü de kazandı.

13 Aralık 1979 tarihinde yitirdiğimiz şair Behçet Necatigil’in anısına ailesi tarafından düzenlenen Necatigil Şiir Ödülü’ne bu yıl “Melez Zamanlar” adlı yapıtıyla Ferruh Tunç değer görüldü. Ödül, 11 Nisan Pazartesi günü saat 18.00’de Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı Feriye Tesisleri Hamdi Saver Salonu’nda düzenlenecek törende verilecek. Ferruh Tunç, geçen ay, aynı yapıtla Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü almıştı. 

Doğan Hızlan başkanlığında Cevat Çapan, Haydar Ergülen, Turgay Fişekçi, Mehmet Taner, Tahsin Yücel ve ailenin temsilcisi olarak Ayşe Sarısayın’dan oluşan seçici kurul ödüle ilişkin şu açıklamayı yaptı:

“Necatigil Şiir Ödülü bu yıl çağımızın parçalanmış toplumlarını ve yabancılaşmış bireylerini, durmadan değişen özelliklerini bu karmaşık gerçekliğe denk düşen bir imge zenginliği, ironi ve lirizmle yansıttığı için Ferruh Tunç’un ‘Melez Zamanlar’ adlı kitabına verildi.”

Necatigil’in ailesi, Necatigil Şiir Ödülü’nün amacını, 1980’de şu sözlerle açıklamıştı: “Necatigil Şiir Ödülü’nün oluşturulmasındaki ana düşünce, onun şiire verdiği önemi, ölümünden sonra da onun adına sürdürmek isteği. Ayrıca, Necatigil’in adı, ardında bıraktığı yapıtların yanı sıra bu ödülle de yaşatılmak istendi.”

Cumhuriyet, 6 Nisan 2011


Necatigil Şiir Ödülü Ferruh Tunç’a yarın Kabataş Lisesi’nde düzenlenecek bir törenle verilecek

Zamanın ruhunu arayan şair

Ferruh Tunç, şiirimizi, duygunun dekoru olmaktan ruhun uzantısı olmaya taşıma çabasında olduğunu vurguluyor.

Ceren Çıplak

Bu yılki Necatigil Şiir Ödülü’ne “Melez Zamanlar” adlı yapıtıyla değer görülen Ferruh Tunç, Necatigil için “Akımlar dışı şahsiyet-şairlerden olması bakımından çok önemlidir bana göre. Türk şiirinin olağan bir olağanüstülüğe kavuştuğunu, böylece genişleyerek derinleştiğini deneyimleyeceğimiz en önemli şairlerden biridir” diyor. 

Ödül, yarın saat 18.00’de Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı Feriye Tesisleri Hamdi Saver Salonu’nda düzenlenecek törende verilecek. Tunç, bilindiği gibi, geçen ay da yine aynı yapıtla Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü almıştı. 

Ferruh Tunç, bu iki ödülün de şiirimizin yol gösterici iki ustasının anısını yaşatan ödüller olduğunu söylüyor: 

“Değerli şair, yazar, eleştirmen ve düşün adamlarından oluşan seçici kurullara sahip olmuşlar hep. İlgili yılların verimi ile sınırlı olsa da o yılın en iyi kitapları arasından, adına ödül verdikleri ustanın kitapları ile bir bağ kurabilecekleri kitapları seçme gayreti içinde oldukları anlaşılıyor. Bunlardan daha az değerli olmayan bir yan da, bu değerli şairlerin ailelerinin örnek değer birliği... Bildiğimiz kadar, her iki ödül de sınırlı olanakları ile şairlerin aileleri tarafından yaşatılmaktadır. ‘Melez Zamanlar’ adlı kitabımla bu iki değerli ödülü alarak onurlandım. Galiba artık şiirlerimin, şairliğimin daha çok insan tarafından biliniyor olmasına alışmalıyım.”

Behçet Necatigil’in şiirlerini okuduğumuzda, kendi zamanının ötesinde de okunacak tarihsellikten akımlara, dönemlere, ideolojilere ait jargon-imgelerden oldukça arınmış bir şiirle karşı karşıya kaldığımıza değiniyor: 

“Herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir şey; onun kalemiyle biricik hale geliyor. Onun kendi zamanına nüfuz edebilen, ona biçem veren bir şiiri vardır. Marjinal olmayı önemsemez, sorumlu bir hayatın merkezinde durur; ama bir o kadar da özgür ruhludur. Bir şair imgesi kurmaya, ona sığınmaya kalkışmaz; onu takdir edemeyen bizlerin içinde yüksünmeden dolaşır. Ondaki bu herkese indirgenebilen bireyselliğin, bilgelik de diyebiliriz buna, kuşkusuz mirasını iyi özümsemiş olmakla çok ilgisi vardır; ama daha çok modern şiirin yapıcıları arasında yer alışıyla ilgisi vardır. Yine de söylemeliyim, ben çoğunu olduğu gibi, mutlaka onu da -Harold Bloom’a bir göndermeyle- aslında kendi şiirime yol açan bir ‘yanlış okuma’ pratiğine konu etmiş olabilirim.”

“Melez Zamanlar”ın okumaya alışık olduğumuz şiirlerden başka bir yere doğru bir yolculuk olduğunu da söyleyen Tunç, “Melez Zamanlar” adlı yapıtıyla şairin, yazıyorsa özgün olması gereğine vurgu yapıyor. “Çünkü” diyor Tunç: 

“Şimdilerde şiiri ‘takdir’ edenler varsa da, onu hayatlarına dahil edenlerin sayısı iyice azalmakta. Hayatlara karışmayan bu takdir bilgisinin kuramsallaşmakla kalmadığını, şiiri de bu algı kalıbına sığmaya özendirerek/zorlayarak onu bir tekniğe dönüştürdüğünü düşünüyorum. Şiiri, işlevsiz sergilenmekte olduğu izlenimi veren vitrinden alıp asıl yerine, yurduna; hayatın içine koyma gayretindeyim. Kendi hayatımdan söz ediyorum elbette; bizim hayatımızdan, dünümüzden ve yarınımızdan; yani zamanımızdan böylece... Şiirimizi, duygunun dekoru olmaktan, ruhun uzantısı olmaya taşıma gayretindeyim. Zamanın ruhunu arıyorum.” 

Cumhuriyet, 10 Nisan 2011

Ferruh Tunç'un törende yaptığı konuşma: “Necatigil’lerden hâlâ öğreneceklerimiz var.”

Behçet Necatigil’in değerbilir ailesi, Necatigil Şiir Ödülü’nün değerli seçici kurul üyeleri, Necatigil’in sevgili okurları, Sevgili konuklar, dostlar…

Sanırım, Cevat Çapan 25 yıl önce ödülü ilk aldığı zaman içinde bulunduğu ruh haline değinerek bana büyük bir yardımda bulundu. Durumum ondan daha kötü değilse, daha iyi olmadığı kesindir. Bu nedenle, buraya gelmeden önce bu riski göze alarak karaladığım cümleleri size okumakla yetineceğim. Benden, yapacağı konuşmayı günlerce önceden hazırlamış bir şair titizliği bekleyenleri düş kırıklığına uğratacağımı şimdiden belirtmeliyim. Değerli dostlar, Bugün burada, Necatigil ustanın anısını tazelerken, şiirin hayatlarımızdan her gün biraz daha çekip çıkarılması gayretlerine anlamlı bir yanıt verdiğimizi sanıyorum. Seçici kurul üyelerine huzurunuzda bir daha teşekkür ederim. Beni, şiirimi onurlandırdılar; edebiyat dünyamıza karşı sorumluluk duygumu bilediler, yüreklendirdiler; eşimle, oğlumla, dostlarımla önemli bir sevinci paylaşma olanağı sundular. Onlara verebilecekleri bakımından zengin ya da cömert olmayan benimle, böylece biraz daha yetinebilirler umarım! Değerli konuklar, Bugünle karşılaştırdığımızda, Behçet Necatigil’in, şiirin tehlikeli de olsa saygın olduğu bir dönemde şiir yazdığını söyleyebiliriz. Yetkin olmayan bir şairin, edebiyat kamuoyundan kabul görme şansının neredeyse hiç olmadığı bir dönemdi sanki. Şiirimizin hem genişlediği hem derinleştiği bu dönemde, Behçet Necatigil adının, yalnız şiirleriyle değil, bütün yönleriyle (eleştirmen, çevirmen, öğretmen…) çok önemli bir payı vardı. Bugün şiirin dünyada ve ülkemizde eskiye oranla, daha az saygın değilse bile daha az ilgi çektiğini görüyoruz. Bir de, -buna “ne iyi” mi, “ne yazık” mı demeliyim bilemem!- eskiye oranla daha az tehlikeli görünüyor şiir yazmak. Şiirinin, bir ülkenin vicdanı olduğu arkaik bir cümle gibi algılanabiliyor. Diğer yandan, şiir yazmanın bu kadar kitleselleştiği bir dönem sanki bundan önce yoktu. Siber dünya, her biri eskinin ülke çapındaki şiir kovanı kalabalığını aşan şiir kovanları ile dolu. Buna karşın; şiirin benzeşmekten kurtulamadığını, özgün şair sayısının oldukça sınırlı olduğunu gözlemliyoruz. Diyeceğim Necatigil’lerden hâlâ öğreneceklerimiz var. Çünkü her gerçek şair gibi o da benzerlerinden farklı olabilen biriydi. Ben onda, akımlar dışı ya da akımlar üstü diyebileceğim bit tutum görür ve bunu özellikle önemserim. Abartılı bir şair imgesi kurarak kendini gereğimden çok önemsemek, ahlakçılığı ahlaklılık sanarak vaazlar vermek ya da siyasi mücadeleden rol kaparak, şiirini şairliğini bu yolla önemsetmek gibi yabancısı olmadığımız şair eksikliklerine onda hiç rastlamadım. Okumalarım üstünden; sorumlu bir hayat yaşadığını, yenildiği zaman bile özgür ruhlu olduğunu gördüm; seçtiği hayatı ya da yazgısını şairane bir dirençle sürdürdüğüne şahitlik ettim; herhangi bir zamandaki, herhangi bir yerdeki herhangi bir şeyi yazarak biricik hale getirişine hayranlık duydum. Anlattığı her önemsiz şey vazgeçilmez bir önemlilik, derinlik kazandı bizde onun. Onun bu herkese indirgenebilen bireyselliğinin, bilgelik de diyebiliriz buna, kuşkusuz mirasını iyi özümsemiş olmasıyla çok ilgisi vardı; ama daha çok modern şiirimizin yapıcıları arasında yer alışıyla daha çok bir ilgisi vardı kanısındayım. Yine de söylemeliyim; ben çoğunu olduğu gibi, ihtimal onu da kendi şiirime yol açacak şekilde yanlış okudum. Yazdıklarım bu yüzden, yanlış okuduklarımdan olduğu kadar yanlış yaşadıklarımdan da süzülmüştür. Doğru olan şiir, burada olmamız ve dostluğumuzdur. Sözlerime son verirken, Necatigil ile ödül seçici kurulunda yer alan fakat artık aramızda olmayan değerli edebiyat insanlarının anısı önünde saygıyla eğilirim.