Basından / Törenlerden

2001

'Necatigil Ödülü' Hakan Savlı'nın

'Necatigil Ödülü' Hakan Savlı'nın

1979 yılında yitirdiğimiz şair Behçet Necatigil’in anısına düzenlenen ‘Necatigil Şiir Ödülü’nü bu yıl Hakan Savlı kazandı. 10 Nisan’da toplanan Adalet Ağaoğlu, Füsun Akatlı, Cevat Çapan, Doğan Hızlan, Fethi Naci, Hilmi Yavuz ve Tahsin Yücel’den oluşan seçiciler kurulu, 2001 yılı ödülünü ‘Go Dersleri’ adlı yapıtıyla Hakan Savlı’nın almasına karar verdi. Ödül töreni, Necatigil’in doğum günü olan 16 Nisan’da Kabataş Eğitim Vakfı, Sabancı Kültür Sitesi, Feriye Karakolu’nda yapılacak.

Cumhuriyet, 12 Nisan 2001

Necatigil Ödülü'nü bir doktor şair kazandı

Doğan Hızlan

Şair Behçet Necatigil'in anısına ailesinin düzenlediği Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü bu yıl, doktor-şair Hakan Savlı, "Go Dersleri (Sonsuzluğa yeni başlayanlar için)"' şiir kitabıyla kazandı. 
Tıp doktoru ve genetik uzmanı Hakan Savlı (d. 1965) Kocaeli Üniversitesi'nde öğretim üyeliği ve Helsinki Üniversitesi'nde kanser araştırmaları yapıyor. Daha önceki kitaplarıyla Sabri Altınel ve Cemal Süreya şiir ödüllerini de kazanan Hakan Savlı'nın diğer kitapları da, Unutulmuş Çocukluk Eskizleri, Köpükler, Sanşo Panza'nın Ölümü. 

Behçet Necatigil Şiir Ödülü jürisinin, başka jürilerden farklı bir özelliği vardır. Bütün üyeler Hoca'nın dostlarıdır. Adalet Ağaoğlu, Fethi Naci, Tahsin Yücel, Hilmi Yavuz, Cevat Çapan, Füsun Akatlı ve ben. Aileyle birlikte bir şiir şölenine dönüşür bu toplantılar. Herkes Hoca'dan ezbere şiirler okur, onun ince şakaları taklit edilerek anlatılır. Ödülün bir geleneği vardır. Ödülü kazanan belli olunca, sıcağı sıcağına şair çağrılır, yemeğe o da şiirleriyle katılır.  Öyle oldu gene. Hakan Savlı, telefonda müjdeyi aldı ve ta Acıbadem'den kalkıp geldi. 

Gecenin esprisi Tahsin Yücel'den. Gazi Erçel, Türk parasını dolara çevirme durumu konusunda açıklama yaparken, "Bir rastlantı" demiş. Tahsin Yücel diyor ki: "Düşünsenize adam Türkçe konuşuyor, tesadüf yerine rastlantı, diyor." En azından bir kelimeyle Tahsin Yücel'in önünde aklandı Gazi Erçel. 

Hakan Savlı'nın şiirini bir usta şair, Ülkü Tamer tek cümlede özetlemiş: "Oturmuş, kendi sesini bulmuş, yalınlığa ulaşmış bir şair Savlı." Karaoke şiirinden birkaç dizeyi buraya aktarırsam, şiir sevenler onun yazdıkları üzerine ilk bilgiyi edinmiş alacaklardır: "Aklımda eski bir İskenderun akşamı, yalnız ben miyim anımsayan / Denize doğru inerdik / Deli Nuri, Sulu ve ben -Sulu'nun hep burnu akar-, / dalgacıklar mağaralara doğru sokulurdu, devrim şarkıları / söylediğimiz yaşlı mağaralara. / Kalbimizden geçerdi portakal renkli bir jaguar / Kızlar okula gelirdi bileklerinde / ipe dizili portakal çiçekleri, sonyazın / ılık çöpçüleri kimdi?"

Hoca'nın ödül gecesi yazısını "Sevgilerde"den dört dize ile noktaladım: "Sevgileri yarınlara bıraktınız / Çekingen, tutuk, saygılı. / Bütün yakınlarınız / Sizi yanlış tanıdı."

Hürriyet, 13.04.2001

Şair ve Ödül

TURGAY FİŞEKÇİ

Bu yılki Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü ''Go Dersleri'' adlı son kitabıyla genç kuşak şairler arasında önemli bir yeri olan Hakan Savlı (d. 1965) kazandı.

1980'e dek ülkemizdeki en önemli şiir ödülü, Türk Dil Kurumu Ödülü'ydü. 12 Eylül yönetiminin ortadan kaldırdığı TDK yerine kurulan ve eskisiyle hiçbir ilişkisi olmayan yeni kurumun dil ve edebiyat yerine nasıl yolsuzluk ve haksız kazanç işleriyle uğraşan bir çeteye dönüştüğünü bugünlerde gazetelerden izliyoruz. (Soruşturmanın adına ''Akrep Operasyonu'' denmiş. ''Dilini akrep soksun'' deyimine bir gönderme mi?)

1980'den bu yana verilmekte olan Behçet Necatigil Şiir Ödülü, sanki zaman içinde eski TDK Ödülü'nün önemine ulaştı. Gerek yedi kişilik seçiciler kurulunun uyandırdığı güven gerekse yıllar içinde kuşaklar arası dengenin de gözetilerek en yaşlıdan en gence dek dağılımda gösterilen özen, bu ödülü ülkemizin bütün şairleri için önemli duruma getirdi.

Ödüller konusunda bir de şu izlenim var: Seçici kurul üyeleri de sonunda insan. Kimi yıllar öznel davranabilir ve hata yapabilirler. Böyle durumlarda da şiirle ilgilenen kamuoyunun bu hatayı ya da o yılki ödülü görmezden geldiğini ya da önemsemediğini görüyorum. Hak etmiş bir şairin aldığı ödülle, rastlantıyla kazanmış bir şairin aldığı ödüller kamuoyunda farklı değerlendiriliyor. Birinin ödülü önemsenmezken öteki önem kazanıyor. Ödüllere bir yanıyla da böyle bakılması gerektiğini düşünüyorum.

Bu yılki Necatigil Ödülü'nü kazanan Hakan Savlı'yı ilk şiirlerinin dergilerde yayımlanmaya başladığı 1995'ten bu yana izliyorum.

Daha ilk şiirlerinde özgün bir şiir kişiliği olarak ortaya çıktı. Şiire nasıl başladı, nerelerden, kimlerden esinlendi, pek ipucu vermiyor şiirleri. Ancak şu söylenebilir: Yaşadıklarını ya da algılarını kendine özgü anlatışlarla şiire dönüştürebiliyor. Çocukluğunun Akdeniz-Anadolu öykülerini anlatırken de uzun yıllar çalıştığı Finlandiya'nın sarı soğuğunun hüznünü anlatırken de aynı ölçüde başarılı.

Yoğun bir duyarlığın onun her şiirini okura da yayılarak kapsadığını söyleyebiliriz. Deprem sonrası görünümleri anlattığı ''Yapraklar'' adlı şiirinde de iki arkadaşın konuşmalarını yansıtan ''Go Dersleri''nde de aynı duygu yoğunluğuyla karşılaşıyoruz.

''Go'', içinde özgün bir yaşam düşüncesi barındıran, duyguların önem kazanıp öne çıktığı bir Uzakdoğu oyunuymuş. Satranç ya da dama tahtası gibi bir tahta üzerinde taşlarla oynanırmış. Ancak kişi go tahtasına bakarken hayata da bakar, düşünceler geliştirir ya da düşüncelerini tartarmış.

sabit kalır tahtaya konulan taş oynatılmaz.
yaşamda yapılan büyük yanlışlar gibi
tüm taşların değeri aynıdır doğadaki tüm varlıklar gibi
...
kim bulabilir geçmiş zamandan daha büyük bir ülke
bir şairden daha sessiz bir dost
dostluğun şiirinden daha uzun bir dere.

Her şeyin çok çabuk tükendiği günümüz dünyasında şiir ve öteki sanatlar bizlere kalıcı, gerçek değerleri gösteriyor.

Binlerce yıldır şiir yazılıyor dünyamızda. Her şey gelip geçiyor; insanı, toplumu, dünyayı anlamaya, anlatmaya çalışan şiirler, insanlığın arasındaki ortak bir kan bağı gibi dolaşımını sürdürüyor.

Bu dolaşımı ucundan kıyısından yakalayabilmek insanı daha insan kılıyor.

Cumhuriyet, 18 Nisan 2001