Basından / Törenlerden

2000

Yasaklı şairdi Necatigil

Şair Behçet Necatigil'in anısına her yıl düzenlenen Necatigil Şiir Ödülü'nü bu yıl Sina Akyol kazandı. Akyol, "İkindi Kitabı" adlı şiir kitabı ile ödüle değer görüldü. Behçet Necatigil Şiir Ödülü Seçiciler Kurulu Adalet Ağaoğlu, Füsun Akatlı, Cevat Çapan, Doğan Hızlan, Fethi Naci, Hilmi Yavuz ve Tahsin Yücel'den oluşuyor. Ödül töreni, 19 Nisan'da Kabataş Eğitim Vakfı, Sabancı Kültür Sitesi Feriye Karakolu'nda yapılacak.

Milliyet, 16 Nisan 2000

'Yasaklı şairdi Necatigil'

Erdal Doğan

"1970'li yıllarda yani 20'li yaşlarımda Edip Cansever'in, Turgut Uyar'ın, Ece Ayhan'ın, Sabahattin Kudret Aksal'ın, Cemal Süreya'nın, Metin Eloğlu'nun, Melih Cevdet Anday'ın, İlhan Berk'in, Oktay Rifat'ın değerlerini bilmediğim gibi, Behçet Necatigil'in değerini de bilmiyordum" diyor Sina Akyol. "Adlarını andığım bu şairlerin şiirlerini elbette görüyor ve okuyordum, ama 'açık' bulmak için... Çünkü onlar 'gerici' idiler; 'Halkın Dostları' dergisindeki 'abilerimiz'in heyecanlı söylemi buydu ve biz gencecikleri ikna etmişlerdi bu söylemleriyle..." Buna rağmen Necatigil'in 'Solgun Bir Gül Dokununca' şiirinin aklını karıştırdığını, ama 'yasak' kapsamındaki yerini de koruduğunu söylüyor: "Neden sonra, aklım başıma geldiğinde, Necatigil'i de kavradım. Ondan öğrendiklerimdir: Şiir kontrol hapı almayan şairlerden korkunuz. Şiir ince ince soğan doğramak gibi. Çok eğilmişseniz üstüne, yaşarır gözleriniz. Şiir, varlıklı-yoksul, ikisinin de uzağındadır, sesini ancak orta hallilere duyurur. Camın hemen yanında oturmak gibidir bazı şiirler; oysa gerilerde bir yerden uzaklar da görülür. Şiiri hareketli yapan, kimi sözcükler arasında gidiş gelişler, hemen görülemeyen 

alışverişlerdir. Bir şairin yakındığımız yanı ya dilidir, ya dilsizliği. Şiir bir durum, bir sorun üzerinde ölçülü konuşan, susunca da bizim düşünmemizi bekleyen bir olgunluktur." Akyol için şiirinin esasını oluşturan Necatigil'in bu öğütleri altın değerinde. Sözgelimi 'şöbiyet' sözcüğünün, Necatigil'den aldığı cesaret sayesinde şiirine girdiğine dikkat çekiyor: "Uzun sözün kısası, bana 'hayat boyu' öğretti Necatigil. Örneğin, iğneye iplik geçirmeyi ondan öğrendim. 'Avaz avaz susma'yı da -ki yazdığım şiirin ovasıdır bu- ondan öğrendim. Sonunda anladım ki, 'bazı şiirler bazı yaşları beklerler'miş. İşte Behçet Necatigil şiirinin, benim şiir serüvenimdeki çok kıymetli yeri!"

Sina Akyol'a göre belirli bir kitabın belirli bir ödülü alması, o kitabın yılın en iyi kitabı olduğu anlamına gelmiyor. "Ödül alan kitabı yılın en iyi kitabı olarak değil, 'yılın iyi kitaplarından biri' olarak değerlendirmek daha doğrudur. Birileri kalkıp da 'Şiirin aldığı esas ödül; ilgili kitabın ikinci, üçüncü, on yedinci baskılarının yapılmasıdır' dese ya da 'Esas olan, şairin şiirlerinin elden ele geçmesidir' diye bir cümle kursa, bu sözlerin yeterince samimi olmadığını iddia ederim. Bazı şairler hiçbir biçimde ortaya çıkmadan, yalnızca şiirleriyle 'görünmek isteyebilirler ki bu onların tercihleridir. Saygı duymak gerekir."

Akyol, alınan ciddi bir ödülün, ilgili kitabın -belirli bir süre de olsa- dolaşımda daha fazla kalmasını ve şairinin -belirli bir çerçevede de olsa- daha farklı biçimde değerlendirileceğini düşünüyor. Bu düşüncesini de, 'İkindi Kitabı'ndan önce yayımlanan 'Ayda Tümör İzleri', 'Avluda' ve 'Meğer Söz Gümüş' kitaplarıyla örnekliyor. "Şair, kitabı üzerinde elbette çok çalışacaktır, ama birileri de o kitap üzerinde dursa gerektir. Ne yazık ki, üzerinde daha fazla durulan (övülen demiyorum) kitap, ödül alan kitap oluyor. Demek ki şiirin ödüle ihtiyacı olmadığı saptaması 'romantik' bir saptama! Samimi olmaktan çekinmiyorsak, sözümüzü açıkça söyleyelim: Şiirin ödüle -istesek de istemesek de- ihtiyacı var. Tek başına belirleyici değil. Bir işaret fişeği yalnızca."

Radikal, 6 Mayıs 2000