Basından

1992

Necatigil Ödülü Bayrıl'ın

Behçet Necatigil anısına düzenlenen şiir ödülünün bul yıl onüçüncüsü verildi. Rauf Mutluay, Adalet Ağaoğlu, Tahsin Yücel, Fethi Naci, Doğan Hızlan ve Hilmi Yavuz'dan oluşan seçiciler kurulu, Vural Bahadır Bayrıl'ın "Melek Geçti" adlı kitabını ödüle değer buldu. Bayrıl'a ödülü 15 Aralık'ta saat 18:00'de Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenecek bir törenle verilecek.

Kaynak: Hürriyet, 10 Aralık 1992

DAYANAK NOKTAM NECATİGİL

İhsan Yılmaz

Bu yıl onüçüncüsü verilen "Behçet Necatigil Şiir Ödülü"nü, Türk şiirinin genç adlarından Vural Bahadır Bayrıl kazandı. Ödülü kazanan "Melek Geçti", Bayrıl'ın ilk şiir kitabı. Şairle, kazandığı ödül, şiirini oluştururken etkilendiği kaynaklar ve kendi kuşağı üzerine konuştuk.
- Ödülünü kazandığınız Behçet Necatigil'in sizin şiirlerinizdeki yeri nedir?
- Behçet Necatigil'in şiiri, Türk şiirinin yüzlerce yıllık o büyük geleneğinin, hayranlık verici serüveninin günümüzdeki izdüşümü… Benim oluşturmaya çalıştığım şiirin de geleneksel olana eklemlenme, gelenekten yararlanmanın imkânlarının araştırılması gibi bir problematiği var. Necatigil şiirinin, benim şiirimin estetik değerlerinin oluşumunda önemli dayanak noktalardan biri olduğunu söyleyebilirim.
- Sizin kuşağınızın ortak ve ayrı yanları? Bunu gerek şiir kuramı, gerek etkilenme kaynakları açısından açıklar mısınız?
- Bu çok geniş bir konu. Önce bir kuşak oluşturduk mu, onu bilemiyorum. Ama aynı zaman dilimi içinde yazan, belli bir yaş grubunu içeren bir şairler toplamının varlığından söz edebiliriz bugün. Bu toplamın ortak noktasını, "farklı şiirsellerin bir arada ve aynı zamanlarda üretilmesine duyulan hoşgörü" olarak görüyorum ben. Daha önemli olan bu dönemde yazanların bu "kuşağın", ayrıldıkları noktalar. Çünkü geleceğe dair ipuçları orada yatıyor. Ayırıcı noktalarını kısaca belirtebilirim; bireysel olmaya önem veren, "benzemezliğin" izini süren, dil üzerinde yoğunlaşan, gelenekten yararlanmanın yollarını araştıran, Türkçe'nin imkânlarını yoklayan/zorlayan, Türkçe'ye has tınıların peşinde olan, şiir işçiliğine özen gösteren, özgün ve kişisel bir imaj sistemi kurmaya çalışan…
- Alıntılar bir yandan şiirinizin kaynak zenginliğini, bir yandan da şaşırtıcı çeşitliliği getiriyor…
- Bu ikisi birbiriyle çelişen şeyler değil. Her ikisi de doğru. Evet, şiirimin kaynakları zengin. Çünkü muhteşem bir şiir geleneğinin bugüne uzanmış bir parçasıyım ben. Böyle bir mirasa sahip kaç şanslı dil, şair vardır yeryüzünde? Şiirimin çeşitliliğine gelince…"Melek Geçti" bir ilk kitap. Bu şu açıdan önemli; çünkü orada ben bir çeşit "poetik omurga" kurmaya çalıştım.
- Şiirinizin oluşmasında anılması gereken adlar…
- Yunus'tan bu yana Türk şiirinin bütün büyük ustaları, benim ustalarımdır. Bir "ruh akrabalığı" kurduğum şairleri karışık bir biçimde sıralayabilirim; Yunus, Mevlana, Baki, Necati, Eşrefoğlu Rumi, Karacaoğlan, Şeyh Galip, Cenab Şehabettin, Yahya Kemal, Haşim, Dağlarca, Dranas, Oktay Rifat, Tanpınar, Sezai Karakoç, İlhan Berk, Baudelaire, Rilke, tabii ki Necatigil ve hepsinden de özel Hilmi Yavuz.

Kaynak: Hürriyet, 11 Aralık 1992