Basından

1989

Ödülü için şiir bulunamadı!

Ölümünün 10. yılında şair Behçet Necatigil'i anarken...

Günnur İlhan

Behçet Necatigil, ölümünden 10 yıl sonra yine, ardında bıraktığı eserleri, şiir ödülü ve çeşitli etkinliklerle anılıyor. Bu yıl ödüle değer eser bulunamadığı için Behçet Necatigil şiir ödülü verilemedi, ancak Şehir Tiyatroları ve Kadıköy Belediyesi Kültür Sanat Merkezi tarafından anıldı.

Tanımlanamaz bir yalnızlık içinde oradaydılar... Camın üzerine düşen gölgeleri, biraz daha birbirlerine yaklaştırıyordu onları. Behçet Necatigil'in, kullanılmayalı on yıl olmuş gözlüğü, tarağı, çantası, gözü gibi sevdiği kahve fincanı, tepsisi ve cezvesi öylece duruyorlar. Şairin öldüğüne inanamıyor gibi canlı duruyor, yarım kalan Birinci sigarası paketi ile ağızlığı. Bu eşyalar Kadıköy Kültür Merkezi'nde camekânlar içinde bir günlüğüne bekledi ve izleyenlere şairden esintiler getirdi.
Aralık ayının 13'ü, Behçet Necatigil'in ölümünün 10. yılı. Şairi anmak için bu yıl Şehir Tiyatroları, bir haftalık program hazırladı. Bir de Kadıköy Belediyesi Kültür Merkezi'nde kendi eşyalarının bir araya getirildiği kısa soluklu bir sergi açıldı. Bu yıl dokuzuncusu verilecek olan Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nün ise sahibi bulunamadı. Ödülü almaya değer şiir bulunamadığından...
Ölümünden on yıl sonra, her yıl verilen şiir ödülünde ve en önemlisi ardında bıraktığı eserlerde yaşayan Behçet Necatigil, 63 yıllık ömrüne 15 şiir kitabı sığdırdı. Ozanın şiiri için, Ataol Behramoğlu şunları söylüyor:
"Kırık kopuk bir söyleşisi var. Zihinsel atlamalar, şaşırtıcı uyaklar, halkın konuşma dilinden ve deyimlerden özümsenmiş söyleşiler, büyük kentin küçük insanının dünyası, bu insanın dünyasından özgün ve etkileyici görünümler, bu şiirlerin biçimi ve konulara ilişkin başlıca özellikleri ve özgünlükleridir." Behramoğlu, Necatigil şiiri üzerine bir not daha düşüyor: "Necatigil'in şiirine, genelinde baktığımızda sağlam, örgülü, kendini güç ele veren şiirler olarak tanımlayabiliriz." Şairin kendi dilinden ise şunlar dökülüyor: "... / Pencerede oturan kıza / Gözlerinde yorgunluğu / Biz bezginlik içinde / Gün bitmek bilmiyordu / ... / Pencerede oturan kız / Hep böyledir pazarları / Akşamları bekler / Eli alnına dayalı. "Boşluk"tan...

Kaynak : Hürriyet, Aralık 1989