Basından

1983

Behçet Necatigil Şiir Ödülü Refik Durbaş'a verildi

Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü "Nereye Uçar Gökyüzü" adlı şiir kitabıyla Refik Durbaş aldı.
Rauf Mutluay, Oktay Akbal, Fethi Naci, Edip Cansever, Hilmi Yavuz ve Doğan Hızlan'dan oluşan seçici kurul bu karara oy çokluğuyla vardı. 50 bin lira tutarındaki para ödülü Behçet Necatigil'in ölüm yıldönümü olan 13 Aralık günü karısı Huriye Necatigil tarafından Refik Durbaş'a sunulacak.
1944 yılında Erzurum'da doğan Refik Durbaş, ilk şiirlerini İzmir'de çıkan "Evrim" dergisinde (1962-1964) yayımladı. "Çırak Aranıyor" adlı şiir kitabıyla 1979 Yeditepe Şiir Ödülü'nü kazandı. Durbaş, gazetemizin düzeltme servisini yönetiyor.
Öte yandan Behçet Necatigil Şiir Ödülü Seçiciler Kurulu'nda Kamuran Şipal'in ayrılmasıyla boşalan yere oybirliğiyle Adalet Ağaoğlu seçildi.

Kaynak: Cumhuriyet, 9 Aralık 1983

Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan Refik Durbaş: Son şiirlerim kendimle hesaplaşma

Yurdagül Erkoca

Bugüne dek hiçbir şiir yarışmasına katılmamasına karşın, ilki “Yeditepe” ikincisi de geçtiğimiz günlerde “Behçet Necatigil Şiir Ödülü” olmak üzere, iki ödüle değer görülen bir şair Refik Durbaş. Şair her ne kadar “Bir dağ yamacında durmuşsun” diyorsa da bugün şiirinin doruğunda. İçindeki sessizlikte yaşamını tüketmemiş, kişisel dramlarla toplumsal dramları örtüştürebilmiş bir şair.

Durbaş’a Necatigil Şiir Ödülü, 13 aralık salı günü Behçet Necatigil’in evinde eşi Huriye Necatigil tarafından verildi. Refik Durbaş, ödül dolayısıyla kendisiyle yaptığımız konuşmada, sanat ödülleriyle ilgili görüşlerini, şiir anlayışını, son kitabı “Nereye Uçar Gökyüzü”yle farklılaşan şiirini anlattı.

- Sayın Durbaş, bugüne dek hiçbir yarışmaya kendiniz katılmadınız, başkalarınca aday gösterildiniz. Katılmamanızın nedenini sorsak?
- Ödüle karşı değilim. Ancak bugün Türkiye’de ödülün işlevi yok. Belki çok fazla ödül olduğundan. Bence, ödülün niteliği kadar ödül veren kişilerin niteliği de önemli. Ancak yanlış anlaşılmasın, karşı olduğum birtakım isimler değil. Ödülü kim veriyor? Daha önce kimlere verilmiş? Bütün bunları gözden geçirmek gerek. Son yıllarda çok ödül çıktı ortaya: Şiir ödülleri... hikâye ödülleri... Düşündüğünüz zaman, üç yıl önce bu ödülü kim aldı, bilemiyorsunuz.

- Bugüne kadar kaç kitabınız yayınlandı?
- 60 kuşağı içinde en son benim kitabım çıktı. İlk kitabım “Kuş Tufanı” 1971’de, ikincisi 1974 yılında “Hücremde Ayışığı” adıyla yayımlandı. Ondan sonraki kitabım “Çırak Aranıyor”la 1979 Yeditepe Şiir Ödülü’nü aldım. “Denizler Sincabı” adlı çocuk şiirleri kitabımı yine çocuk şiirlerinden oluşan “İkinci Baskısı” ve “Kırmızı Kanatlı Kartal” izledi. Sonra, “Çaylar Şirketten”. Bu arada, iki yıl askerlik yaptım ve o döneme ait şiirlerim, ödül kazanan “Nereye Uçar Gökyüzü” adlı kitapta toplandı.

- Sayın Durbaş, şiirinizi oluştururken nasıl bir ön çalışma yapıyorsunuz?
- Şiiri kafamda önce kurarım. Kâğıda yazmam. Aşağı yukarı iki, üç ayda o kafamda biçimlenir. Bazen bir mısra, bazen bir sözcük gelir aklıma. Sonra bir akşam oturup yazarım. “Çırak Aranıyor”u yazarken, Erzurum’a gittim. Oltu taşını nasıl işliyorlar, nasıl çıkarıyorlar, onları gördüm. Sonra İzmir’de bir fırında çalışmıştım. Ama illa şiir yazacaksın diye de yazdıklarını yaşamak zorunda değilsin. “Kampana” şiirini, bir gazetede okuduğum haber üzerine yazdım. Yani haberden esinlendim.

- “Çaylar Şirketten” ve “Çırak Aranıyor” adlı iki kitabınızda ortak bir üslup var. Son şiirleriniz ise, daha farklı. Bunu açıklar mısınız?
- “Çaylar Şirketten” ve “Çırak Aranıyor” birbirine yakın konular. Hikâyeye dayanıyor buradaki şiirler. Alırsın bir adamı ele, işte Urfa’dan gelir, otobüs muavini olur. Sirkeci’de iş bulur bulmaz Almanya’ya gitmek ister. Bunları çoğaltmak mümkün benim için. Son şiirlerimle daha çok şiirin iç sorunlarına eğiliyorum. Diğerlerine benzemesin istedim. Bu yüzden farklı oldular herhalde. Hem biçim olarak, hem öz olarak diğer ikisinden farklı olsun istedim. Bu aynı zamanda kendimle de bir hesaplaşma oldu.

- Günümüzdeki şiir anlayışı konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Bazı dönemlerde şiir içine kapanır. Sanatçı açık seçik söyleyemediğini simgelerle söyler. Ama eğer sanatçı anlatamıyorsa yaptığı sanat değildir. Ben buna karşıyım. Sanatçıysan çağından, insanından sorumlusun. Simgelerle de olsa mesajını iletmek zorundasın. Ama bunu yaparken, slogancılığa da düşmemek gerek. ‘Ben biçim araştırması yapıyorum, ben yeni bir şiir yazıyorum’ diye anlamsız, kendi içine kapalı, insana hiçbir ipucu vermeyen şiirler yazanlara karşıyım.

Kaynak : 15 Aralık 1983, Cumhuriyet