Basından

2003

2003 Behçet Necatigil Şiir Ödülü Şair Ali Hikmet'in

Ünlü şair Behçet Necatigil adına verilen şiir ödülü, bu yıl "Şeytan Uçurtması" adlı kitabıyla şair Ali Hikmet'in oldu.

1980 yılından bu yana Necatigil'in doğum günü olan 16 Nisan'da verilen ödüllerin seçici kurulunda bu yıl Adalet Ağaoğlu, Doğan Hızlan, Mehmet H. Doğan, Füsun Akatlı, Cevat Çapan, Hilmi Yavuz ve Tahsin Yücel gibi isimler vardı.

Ödülünü Füsun Akatlı'nın elinden alan Ali Hikmet, büyük bir onur duyduğunu belirterek, şunları söyledi: "Böyle bir ödülle, bize verilen sorumluluğun bilinciyle hareket etmemiz gerektiği hatırlatıldı. Madem sanatçı toplumun aynasıdır, toplumu yönlendirir, o halde sanatçı önce kendi aynasını kırmalı ve en sade haliyle toplumun karşısına çıkmalıdır." Gecede daha sonra Behçet Necatigil'in şiirlerinden örnekler sunuldu.

Kaynak: www.ekritik.net

 

"Ortam direncimi kırıyor"

Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nün bu yılki sahibi Ali Hikmet 'Şiir satılık bir şey haline geldi. Bu ortam benim de direncimi kırıyor' diyor

Türkiye'nin en önemli şiir ödüllerinden Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü bu yıl ikinci kitabı 'Şeytan Uçurtması' ile Ali Hikmet kazandı. Kitabının son bölümünde 'Şiir bazen yazılmaz, bazen de okunmaz/ Çünkü her şey bazen sıkıcı olabilir' diye yazan 32 yaşındaki Ali Hikmet'le ödülü ve şiir üzerine konuştuk.

Bugün, Türkiye'nin en önemli şiir ödüllerinden birini aldığınızı öğrendiniz.

Evet öğrendim ve biraz şaşırdım doğrusu. Çünkü benden önce bu ödülün verildiği kişilerin çoğu Türk şiirinde belli bir yere gelmiş insanlardı. Ben kendime 'Oraya geldim mi?' diye soruyorum, hayır gelmedim. Daha çok yolum var ve bu benim için büyük bir sorumluluk. Ödül almanın güzel yanı birilerinin gelip sana soru sorması. Bu kitap mayısta çıktı ama o günden bu yana kimse gelip birşey sormadı bana. Ben bu kitabın da diğeri gibi tozlanıp kalacağını düşünmüştüm ama şimdilik öyle olmadı gibi...

Bu ödülü alan şairlerin çoğu Necatigil şiirinden çok etkilendiklerini söylemişlerdi. Bu sizin için de geçerli mi?

Etkisi yeni başlıyor belki. Necatigil çok etkilendiğim şairlerden biri. Ama aynı oranda etkilendiğim Edip Cansever, Oktay Rifat, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal de var. Diğerlerine dil ve tarih olarak daha uzağım. O dönemde yaşamadan o şiir hissedilebilir ama yazılabileceğini sanmıyorum.

Şiire başlamanızda babanız Hilmi Yavuz'un etkisi oldu mu?

Şiir yazmak benim için kaçınılmazdı. İnsanın kanında şiir varsa, yazmak kaçınılmaz oluyor. Ama ben 17 yaşına kadar babamın şiirlerine bakmak bile istemedim. Bu, ona baba olarak duyduğum tepkiden kaynaklanıyordu. Ama içimdekileri kağıda dökmeye başlayınca en yakınımda olan insana, Hilmi Yavuz'a gösterdim. O zaman bana 'Senin çok yolun var' demişti ama bir şey gördü. Mesela ilk kitabımda sadece bir dizeyi sevmişti. Onun dışında o kitap onun için yoktu.

Babanızın şair olması sizin şairliğinizi nasıl etkiledi?

Birçok insan bana 'Sen şiir yazma, senin işin daha zor' dediler. Bu da babamdan kaynaklanıyordu. Birtakım yazılarda bazı sözler söylendi. Bunların bir kısmı kırıcıydı. Ya da ben hassas davrandım. İnsanın babası şair diye kendisi şair olamayacak mı? Beni okumadan babamla yargılamaları kırıyor. Babasını sevmezdim ya da babası gibi yazmıştır diye incelemeden yorumlamaları haksızlık.

Edebiyat çevrelerinin şiire bakışı nasıl sizce?

Şiir satılık bir şey haline geliyor. İnsanlar eskiden kendileri için şiir yazarlarmış. 'Böyle bir şiir gördüm' diye birbirleriyle paylaşırlarmış ama şiir giderek yalnızlık içeren birşey haline geldi. Bu ortam benim de direncimi kırıyor. Kitap çıktığında birileri geliyor, 'Güzel olmuş ya da imzalayıp versene' diyor. Hepsi o kadar. Çünkü birinin dostu, arkadaşı değilsen kitabının çıkması, senden bahsedilmesi mümkün değil. Arayıp soruyorsan, ilgileniyorsan yakınsın. Eskiden ben de uğraşıyordum ama uzaklaştım. Artık kimseye 20 yaşındaki duyarlılığımla davranamıyorum. Edebiyat dünyası giderek kendinden uzaklaşan, birbirine diş bileyen ve magazinleşen bir hal aldı. Sanatçılar toplumun aynasıdır, topluma ayna tutar ama sanatçıların da kendilerine ayna tutmaları gerekir.

Peki ya okur?

Okurla iletişim kurulamıyor. Zaten okurdan fazla şey beklemiyorum. Bazen tesadüfen biri benim bir dizemi söylüyor, o zaman çok mutlu oluyorum.

Kaynak: www.aksam.com.tr (09.04.2003)